Alopesi Areata

Alopesi Areata

Alopesi areatanın nedeni nedir?


Bu yazının büyük çoğubluğunu  sizin için  sackiranhakkinda.blogspot.com  sitesinden alıntıladık. biliyoruz ki saç kıran ciddi anlamda bir problem. Saç kırandan muzdarip insanların çokluğu bazı uyanıkları bu hastalık noktasında kazanç sağlamaya yöneltmiş durumda. 

Ancak bu tarz şeylere pirim vermeyin. Mümkün mertebe bu tarz cilt sorunlarınızda cilt doktoruna muayene olunuz.
Alopesi areata otoimmun bir hastalıktır. Otoimmun hastalıklarda bilinmeyen bu nedenle bağışıklık sistemi kendi hücrelerini yabancı olarak görüp bu hücrelerle savaşmaya başlar. Bu durumda kıl kökleri etrafında bulunan lenfosit denen hücreler sitokin diye adlandırılan kimyasallar salgılarlar ve bu da saçlarda dökülmeye neden olur.

Alopesi areata (Latince: Alopecia areata) ya da halk arasındaki adıyla saçkıran ya da kılkıran hastalığı, saçlı deri, sakal bölgesi, kaşlar, kirpikler ve diğer vücut kıllarının, belli bir belirti olmaksızın, tüm vücuda yayılmış bir biçimde dökülmesiyle kendini gösteren bir hastalıktır.

Hastalığın sık yinelemesi ve nasıl seyredeceğinin bilinmemesi nedeniyle hastaların yaşam kalitelerini etkilemesi olasıdır. Hastalığın nedenleri olarak genetik, psikolojik stresler, hücresel ve humoral bağışıklık, endokrin, bulaşıcı ve sinirsel etkenlerin rolü olduğu öne sürülmekle birlikte, altta yatan neden tam olarak bilinmemektedir.

Özellikle Stres altında, otoimmun hastalıklarda veya androjen, testesteron benzeri hormonların baskılaması sonucunda agresifleşen bağışıklık sistemi kendi hücrelerini yabancı olarak görüp bu hücrelerle savaşmaya başlar. Bu durumda kıl kökleri etrafında bulunan lenfosit denen hücreler sitokin diye adlandırılan kimyasallar salgılarlar ve bu da saçlarda dökülmeye neden olur.

 
Alopesi AreataTüm dünyada fazla sık rastlanan bir hastalıktır. Kadın ve erkekte eşit oranda görülebilir. Irk, cins ve yaş ayırımı yapmadan herkeste görülebilir. Ancak hastalar çoğunlukla genç erişkinlerdir. Hastaların %60′ı ilk atağı 20 yaş altında geçirirler.

Alopesi areatalı bir hastada tiroid hastalığı, şeker hastalığı, vitiligo (ala hastalığı),  gibi diğer özbağışıklık hastalıklarının gelişimi sağlıklı birine göre daha yüksek orandadır.
Hastalık bulaşıcı değildir, vitamin azlığı ile ya da beslenme alışkanlıklarıyla ilgili değildir. Gerilim, stres, özellikle matem, ayrılma ve kazalar gibi olaylar bazen hastalık için tetikleyici olabilir.
Tedavisi

Alopesi areataída tedavinin planlanmasında her hasta için uygun tedavinin saptanması, öncelikli olarak söz konusu bu hastalığa ait özgeçmişinin, hastalığın tedavili veya tedavisiz olarak nasıl bir seyir göstermekte olduğunun ve özellikle tiroid hastalığı, atopik yapı ve doğumsal anomaliler (Down sendromu) gibi olumsuz prognostik parametrelerin eşlik edip etmediğinin dikkate alınmasıyla mümkündür. İkinci aşamada en uygun semptomatik uygulamanın seçilmesi söz konusudur ki burada klinik kaybın niteliği (alopecia areata reticularis, diffusa, ve niceliğinin saçlı derinin %50'sinden az veya fazla kayıp olması) saptanmasıyla hastalığın evresinin histopatolojik olarak değerlendirilmesi yer alır. Hastalığın hafif derecede seyrettiği erken dönemdeki hastalarda tedaviye gerek yoktur, onların saçları herhangi bir şey yapmadan tekrar geri gelir.

Hastalığın seyrini değiştiremese de bazı tedaviler saç büyümesini artırabilir. Hastalığın kendisi fiziksel sağlığı kötü yönde etkilemezken ciddi riskler taşıyan tedavilerden kaçınılmalıdır.

Uygulanan tedavi metodları şunlardır

* Steroid kremler ve saçlı deri uygulamaları: Kel alanlara, genellikle günde iki kez, sınırlı bir zaman için sürülerek uygulanır.
* Lokal steroid enjeksiyonları: Kafa derisinde ve kaşlarda uygulanır ve saç kaybının küçük yamalar şeklinde olanlarında en faydalı tedavi yaklaşımı olduğu söylenmektedir.
* Steroid tabletler: Steroid tabletlerinin yüksek dozu saçların yeniden büyümesini sağlayabilir, fakat tedavi sonlandırıldığında alopesi oldukça fazla kez tekrarlar.
* Ditranol krem: Bu krem psoriasis olarak adlandırılan başka bir deri hastalığının tedavisinde kullanılır, derinin irritasyonuna sebep olur ve bazen kel alanlara uygulandığında saç büyümesini uyarır.
* Kontakt duyarlandırıcı tedavisi: Hastada kimyasal bir madde ile alerji oluşturmayı kapsar (genellikle difensipron olarak adlandırılan bir kimyasal) ve kel alana bu kimyasalın fazla düşük konsantrasyonu uygulanır, genellikle haftada bir kez metod hafif derecede inflamasyonu devam ettirmeye yeter.
* Ultraviyole ışık tedavisi: Burada alınan bir tablet veya uygulanan bir krem ile deri ışığa hassas hale getirilir, sonra kel alanlar haftada iki veya üç kez, birkaç ay boyunca ultraviyole ışığa maruz bırakılır.
* Minoksidil losyon: Kel alanlara metod saç büyümesine kozmetik olarak faydalı olmakla beraber bazı hastalara yardımcı olabilir.
Bitkisel Tedavi

-Havana 3 diş sarımsak ve bir miktar tuz ekleyip dövün içine 1-2 damla alkol ekleyin, saç kıran olan bölgeyi temiz bir havlu kızarıncaya kadar silin, tuzla birlikte ezdiğiniz sarımsağı merhem sürer gibi saçkıranlı bölgeye sürünüz.

Bu işlemi haftada bir gün deneyin, en geç 3 hafta sonunda saçkıranlı bölgede kıllar çıkmaya başlayacaktır.

- Sirke ruhu ele eldiven takılıp saçkıran olan kısma 2-3 gün sürülür. Saçkıran olan kısım yıkanmaz. 3-4 gün kendi haline bırakılır. Bu zaman içinde kabuk bağlar. Yara yıkanır. Hindistan cevizi yağı veya shea butter sürülür.

Not: Bu işlem yalnızca saçkıran olan bölgeye uygulanır.


Yalnız acetic acid yani sirke ruhunun sağlıklı bir madde olmadığını dolaşım sistemine zarar verdiğini bilmenizi isterim. araştırmalarda bunu gördüm. 

Bitkisel olarak çay ağacı yağı ve tarçın yağı saçkırana iyi geldiği söyleniyor. Ayrıca söğüt kabuğundan elde edilen salisilik asitlerin de iyi geldiği söylenmekte. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yapalım, Unutmayın BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA ÇOĞALIR